Van Kalesi, Urartu Krallığı tarafından kütle halindeki taştan yaptırılan ve Urartu başşehri Tuşpa’yı kuş bakışı gören bir istihkam yapıdır. Van Gölü kıyısında olup, Van şehrine 5 km uzaklıkta bulunan bu kale sarp bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Yapı 1800 m uzunluğunda, 120 m genişliğinde ve 80 m yüksekliğindedir. Kale MÖ 9. yüzyılda Lutipri’nin oğlu Sarduri tarafından MÖ 840-MÖ 825 tarihleri arasında kurulmuştur.[1] Çok sayıdaki bu tür istihkamlara şimdiki Ermenistan, Türkiye ve İran’da rastlanır. Genellikle bu tür yapılar yeryüzüne çıkmış kayalarda ve yamaçların içinde yapılır. Bu tür kaleler genellikle yabancı ordulara karşı koymak için değil, bölge kontrolü için kullanılır. Van şehri eteklerindeki bu yapının harabeleri onun duvarlarının Orta Çağda yapıldığını destekler. Ayrıca bu kalenin, o zamanlarda yaşayan dev insanlar tarafından yapıldığına dair söylentiler vardır. Çünkü Van Kalesi’nin o zamanın şartlarıyla yapılmasının olanaksız olduğu düşünülmektedir.
Van Kalesi: Tarihin İzinde Bir Yolculuk
Van Kalesi’ne doğru ilerlerken, gölün berrak suları eşlik ediyor bize. Her adımda tarihî bir atmosferin içine adım atıyoruz. Kaleye yaklaştıkça, o muazzam yapının görkemi gözlerimizi kamaştırıyor. İşte karşımızda, binlerce yılın tanığı olan bu anıt eser. Kaleye giriş yaptığımızda, geçmişin soluklarını içimize çekiyoruz adeta. Sur duvarlarının ardında, Urartu Krallığı’nın izlerini hissediyoruz. Taşların arasında saklı olan sırları çözmek için adım adım ilerliyoruz. Her bir kemer altında, farklı bir dönemin hikayesi yatıyor.
Van Kalesi’nde dolaşırken, Urartu dönemine ait yazıtlar ve kabartmalarla karşılaşıyoruz. Bu yazıtlar, geçmişin sesini ve ruhunu bize yansıtıyor. Kale içindeki yapı kalıntıları da dikkatimizi çekiyor. Burada yaşamış insanların izleri, duvarların taşlarına kazınmış gibi duruyor.
Göl manzarası eşliğinde, kaleyi tepeden seyretmek bambaşka bir deneyim sunuyor. Van Gölü’nün sularıyla birleşen bu tarihî yapı, adeta zamanın durduğu bir nokta gibi. Doğanın huzur veren sesleriyle iç içe, geçmişe bir yolculuk yapıyoruz. Gün batarken, kaleye veda ediyoruz. Ancak kalbimizde ve zihnimizde bıraktığı izler sonsuza dek kalacak. Van Kalesi, sadece taşlardan değil, ruhumuza dokunan bir tarihî miras. Bu unutulmaz deneyimle, Van’ın sırlarla dolu atmosferini bir kez daha hissetmiş olduk.
Merhabalar...